Yazarlıktan siyasete, oyunculuktan yönetmenliğe çokyönlü bir ressam olan
[Bedri Baykam](https://www.hurriyet.com.tr/haberleri/bedri-baykam), bugünlerde
143’üncü sergisi ‘Kayıp Eşyalar Atölyesi’nin heyecanını yaşıyor.
“Üretkenliğimi kendimi yetersiz görerek yeni hedefler belirlememe borçluyum”
diyen Baykam’la yeni sergisini, geçmişten günümüze Türkiye sanatını ve dijital
[sanat](https://www.hurriyet.com.tr/haberleri/sanat) sergilerini konuştuk.
**‘Kayıp Eşyalar Atölyesi’ sergisinin fikri nasıl oluştu?**
Atölyemde sağa sola atılmış eşyalar, fotoğraflar, özenle seçilmiş ama
yıllardır orada uyuyan kumaş parçaları sanki benimle konuşmaya başladı. Adeta
“Biz de senin sanat tarihine girmek istiyoruz” der gibiydiler. Tüm sanat
akımları ve sanatçıların birbiriyle olan ilişkilerini de gösteren ‘Sanat
Tarihi Haritası’ adlı eserimin parçaları da bu işe dahil oldu. Uzun lafın
kısası, bu serginin malzemeleri bana kendi siparişlerini verdi ve adeta doğum
sertifikalarını kendileri ürettiler.
**PARA-GÖSTERİŞ YARIŞINA GİRİYORLAR**
**143’üncü serginizi açmak nasıl bir his? Bu kadar üretken olmayı neye
borçlusunuz? **
Bundan bir ay sonra, açtığım ilk serginin üzerinden 58 yıl geçmiş olacak. Daha
dün gibi... Üretkenliğimi 40 yıldır günde 18 saat çalışmama ve kendimi sürekli
yetersiz görerek yeni hedefler belirlememe borçluyum. Aynı şeyleri tekrarlayan
bir sanatçı da olmadığım için geçmişte yaptığım işler bile bana yeni kapılar
açıyor. ‘Kayıp Eşyalar Atölyesi’ geçen yıl aynı tarihte açılacaktı ama pandemi
izin vermedi. Salgın bitmedi ama ben sergiyi açıyorum. Bu sergi, toplumla bir
tanışma, buluşma olacaksa, bunun artık yaşanması lazım!
_‘Cennetin Boşluğu, Yeniden Ziyaret’, 2019_
**
Bu son dediğinizi biraz açar mısınız?**
Hemen arkasından gelecek olan, sır gibi sakladığım diğer sergim önünde durup
doğum yolunu tıkayan kardeşini itmeye başladı! 2022’de açacağım sergimin
serisinin yarısından fazlası üretildi bile. Ama önce ‘abisinin’ doğması lazım!
Yaptığım her şey soyağacı olarak birbirine bağlı.
**Geçmişten günümüze Türkiye’deki sanat algısı nasıl değişti sizce?**
1983’te [Atatürk](https://www.hurriyet.com.tr/galeri-mustafa-kemal-ataturk-
ataturkun-hayati-ilkeleri-inkilaplari-sozleri-siirleri-ve-fotograflari-
resimleri-41625504) Kültür Merkezi’nde (AKM) açtığım sergi Türkiye’de duvar
resminin, 1987’de ilk İstanbul Bienali’nde açtığım enstalasyon sergisiyse
kavramsal sanatın ve mekân düzenlemelerinin kaderini değiştirdi. 1984’te
Galeri Baraz’da açtığım yeni-dışavurumcu sergim, Türkiye’de neredeyse çağdaş
sanat piyasasının önünü açan ana girişim oldu. O zamanlar çağdaş sanat
sergileyen 3-4 galeri vardı. Sanat fuarı diye bir şey yoktu. Özel müzelerin
açılmasına 20 yıl vardı. Her tüneli öncü olarak bizlerin kazması gerekti.
**Bugüne gelirsek...**
Bugün bambaşka bir dünya var. Pandemi yüzünden önemli bir fuarı ya da bienali
kaçıran burjuvalarımız, kendilerini bir felaketin ortasına düşmüş gibi
hissedebiliyor. Şu günlerde müzayedelerde bazı yapıtların değerini ölü
fiyatına indirmek veya birbirleriyle para ve gösteriş yarışına girmek yerine
sanatçıyla tanışarak, en güzel eserleri kendileri seçerek özenli bir
koleksiyon oluştursalar, sanat donanımları ve Türk çağdaş sanatının gelişimi
adına çok daha hayırlı bir iş yapmış olacaklar.
_Bu, Bedri Baykam’ın 143’üncü sergisi. Sanatçı üretkenliğini düzenli olarak
günde 18 saat çalışmasına bağlıyor._
**ELEŞTİRİLERİ SÜKÛNETLE DEĞERLENDİRMEK LAZIM**
**Son günlerde kapılarında kuyruklar oluşan dijital sergileri nasıl
buluyorsunuz?**
Dijital dünya sanatta yeni boyutların, yeni bakış açılarının ortaya çıkmasına
imkân veriyor, verecek… 1980’lerde AKM’de açtığım sergilerimin barındırdığı
yeni sanatsal dille tanışmak isteyen onbinlerce kişi, Taksim’e veya Mimar
Sinan Hamamı’na geliyordu. Mesela Refik Anadol’un bu kadar ilgi gören video
yapıtları, enstalasyonları önemli bir olay. Herkes beğenmeye mecbur değil ama
bir mihenk taşıdır, hatırlanır.
**Refik Anadol, eserleriyle ilgili eleştirilere “Yine aynı elitist sanat
akademisyenleri maalesef sergimizin başarısını hazmedemiyorlarmış. (...) Sanat
halka inince hep böyle yaparlar. Onlara buradan 70 metrelik DNS anteni hediyem
olsun” diye yanıt verdi... Ne diyorsunuz?**
Refik, benim 1986-88 yıllarında yaşadıklarımı yaşıyor. Aldığım alkışlara
rağmen bir de ağır eleştiri düzenler vardı. Bu eleştirilerin haklı yönleri de
olabilir, bunları sükûnetle değerlendirmek lazım. Sanatçı bir karar alacak:
Bunlara yanıt verecek miyim yoksa gülüp geçecek miyim? Yanıt verecekse bunu
üslubuyla yapmayı öğrenmesi lazım. İçeriğe önem vererek, dilin zarafetini
bozmadan... Ben her eleştiriye yazılı yanıt verdim, bu korkunç derecede
vaktimi çaldı. Refik açısından, bu tecrübeler zamanla gelişecek. Beklemediği
ve haksız bulduğu eleştirilere karşı sakin yanıt vermeyi daha kolay başaracak.
Kendi içinde işin etik yönlerini iyi oturtması lazım.
**_‘Kayıp Eşyalar Atölyesi’ sergisi 31 Mayıs’a kadar Piramid Sanat’ta
görülebilir. Feridiye Cad. No: 23/25 Beyoğlu; (0212) 297 31 21_**
**[Bitcoin](https://bigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ve
[Ethereum](https://bigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ne
kadar?**
**[Bitcoin](https://mbigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ve
[Ethereum](https://mbigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ne
kadar?**