Özet (TL;DR) @ 2018-02-20 09:39:47.757509: Öğretmenlik hayaliyle çıktığı yolda sayısız rota değişikliği yaşadı. Önce gazeteci oldu, ardından kendini sahnelerde buldu. “Yalnız Kurt”, “Vay Delikanlı Gönlüm’’, Seda Sayan ile düet yaptığı “Sensiz…



◊ "Vay Delikanlı Gonlum", "Memleket Meselesi", "Yureğinle Gel", "Yalnız Kurt" gibi dillerde yer etmiş onca şarkınız var ama on plana çıkmıyorsunuz. Bunun sebeplerini daha sonra konuşalım. Öncelikle seruvenin başını merak ediyorum. Muzik aşkı ne zaman doğdu?- Yetenek, Allah vergisidir. Ama açık soyleyeyim, çocukken benim aklımda hiç boyle bir şey yoktu.

◊ G onlunuzde yatan neydi?

- Öğretmenlik. Sınıf oğretmeni olarak hayal ederdim kendimi. Bu hayal hiçbir zaman tam olarak silinmedi aklımdan. Bilimsel çalışmalara meraklı olduğumdan hala zaman zaman bir universitede oğretim uyesi olmayı duşunuyorum. Allah nasip ederse boyle bir niyetim var.

◊ Öğretmenlik hayaliyle ne zaman vedalaştınız da muziğe yoneldiniz?

- Muziğe biraz geç başladım ben. 1998 yılına kadar aktif gazeteciydim.

◊ Gazeteci mi...

- Evet. Yazmayı çok seviyordum çunku... Gazetecilik hem yazıp hem de toplumu bilgilendirme aracıydı gozumde. Çok istedim o yuzden.

◊ Gazetecilikten m uziğe geçiş nasıl oldu?

- Arkadaşlarım çok ısrar etti. Sesimi eskiden beri beğenirlerdi. Fark edilir bir sesim olduğunu duşunurlerdi. Ailemin butun fertlerinin sesleri çok iyidir zaten. Fakat muzik hayatına profesyonel olarak atılmamın sebebi sesimin iyi olması değil beste yapmam. Beste yapmıyor olsaydım, şarkı da soylemezdim.

M ÜZİK YAPMAK O ZAMANLAR BANA HAFİF GELİYORDU

◊ M uzik hiç aklınızda yoksa, o besteler nasıl keşfedildi?- Yorumcu bir arkadaşıma gonderdim "Al bunları oku" diye. Kendi sesimle gondermiştim tabii. Dinledikten sonra aradı, "Boyle bir ses nasıl album yapmaz? Kesinlikle kendi albumunu çıkarmalısın" dedi. Halbuki dediğim gibi ben o donem aktif gazeteci ve koşe yazarıydım. Hatta yayınlanmış iki-uç kitabım vardı.

◊ Bu y onlendirme sayesinde mi başladı macera?

- Hayır. Açık konuşayım, o zamanlar muziği biraz hafif buluyordum. Bir tarafta dunyayı anlamak ve anlatmakla ilgili kitaplarım, diğer yanda muzik... Dedim ya, hafif geliyordu. O yuzden de muzik yapmayı tercih etmiyordum.

◊ Israrlara dayanamad ınız ve ilk album çıktı...

- 1998'de çıkardım da çok tutulmadı.

◊ Ne zaman d ondu şansınız?

- 2000'de çıkardığım "Yalnız Kurt" albumumle. Bir patlama yaşadım.

Cem Karaca tum roportajlarımın kupurlerini kesip
saklamış

EV İMİZİN DAMI AKARDI ALTINA LEĞEN KOYARDIK

◊ "Yalnız Kurt" benim de en sevdiğim şarkılardan.

Hikayesi nedir?

- "Yalnız Kurt" kalabalıklar içinde hedefleriyle ve insanlığa ait guzel duşunceleriyle yaşayan, biraz da huzunlu birinin hikayesi. Özgurluğune duşkun, buna rağmen topluma karşı sorumluluk hissi duyan biri...

◊ Nas ıl doğdu bu şarkı?

- "Yalnız Kurt"u yazdığım donemde işsizdim. Birkaç kapıdan geri çevrilmiştim. Evliydim de... Bir gun yine kotu bir iş goruşmesinden sonra eve dondum. Oturduğum evin damı akardı. Odaya girdim, eşim akan yerin altına bir leğen koymuş. Bizim gecekondu kulturunden gelenler bilir, leğen evin en onemli aksesuvarlarındandır. Neyse... Damdan sular akıyor. Yine bir kapı yuzume kapanmış. Oturdum, ertesi gunu duşunuyorum. İş yok, eve ekmek getiremiyorum neticede. Hayallerim var hayata dair, ideallerim var. İlk soz o hissiyatla bir klişe olarak ağzımdan çıktı: Biz boyle gormedik, haram bilmedik, eğilmedik, bukulmedik...

◊ Çok etkileyici...

- Sağ olun... Öyle duşundum, gerçek duşuncelerimi yansıttım. "Eğilme, bukulme çunku Rabbin var senin. O seni darda bırakmayacaktır" dedim kendime. Ve orada, başımdan aşağı yağmur yağarken "Yalnız Kurt"u besteledim. "Biz boyle gormedik" mottosu, sadece mısra olarak değil melodisiyle birlikte geldi. İlk dortluğu soyledim, bir an kaldım, sonra gittim gerisini içerideki odada oturup yazdım.

◊ Ve duan ız kabul oldu. Kapalı kapılar açıldı.

- İnanın oyle oldu. Aynı gunlerde bir arkadaşım geldi, "Haftalık bir gazete yapıyoruz, Ahmet sana ihtiyacımız var" dedi. "Tamam" dedim, gazete kuruldu. İş buldum yani. Hem beste geldi hem iş, peş peşe... Ama muzik ısrarla aklımda yok. Hele sahneye çıkmak falan aman aman... Az once bahsettiğim gibi, goturdum besteleri bir arkadaşıma, "Al bunları oku" dedim. "Bunları sen okumalı, album yapmalısın" diye karşılık verdi sonra.

◊ Siz de kabul ettiniz...

- Olur mu? "Ben yapamam" deyip kapattım konuyu. Ama kısmet. Israrlar uzerine ilk albumu yaptık. "Yalnız Kurt"u o albume koymamıştım bu arada. Zaten o album tutmadı da. Sonra ikinci album geldi.

◊ Hangi y ıllardan bahsediyoruz?

- İlk album 1998. Sonra 2000 yılında "Yalnız Kurt"un da olduğu albumu çıkardık. Aldı başını gitti.

◊ H ala çok konser yapıyorsunuz. Ama magazinde hiç yer almıyorsunuz. Bu sizin tercihiniz mi?

- Ben gerçekten çok saftım. Magazin sektorunun eserlerle, yetenekle ilişkili olduğunu zannediyordum.

◊ Ne kadar yetenekliysen o kadar haber olursun gibi mi? - Evet. Guzel şarkılarım, guzel sesim var, beni bulurlar sanıyordum. Öyle değilmiş. Yıllar once katıldığım bir TV programında da soylemiştim. Magazin 2S kuralına gore hareket ediyor; selulit ve silikon. Bir de politik goruşumden, milliyetçi oluşumdan dolayı haberlerimi gormuyorlar diye duşunuyorum. Zaten bu konuda yayınlanmış bir kitabım da var: "Turkiye'de Sanatçı Olmak" adı. Olsun, dedim ya eğilmedim, bukulmedim. (guluyor).

◊ Sanat çılar siyasi goruşlerini yansıtmalı mıdır?

- Sanat ile ideoloji mutlaka bir aradadır. Ama kimisi bunu kapatır, gizler, kimisi belli eder. Biz Turk milleti zaten ezelden milli bir toplumuz. Bizim ulkemizdeki vatanseverlik duygusu dunyanın başka hiçbir ulkesiyle karşılaştırılamaz, olçulemez. Ama ne yazık ki aydınlarımız için aynı şeyi soylemek mumkun değil. Özellikle basın yayın camiası içinde bazı aydınlar gençliklerinden bugune getirdikleri siyasi anlayışlarını çok terk ediyor da gorunmuyorlar. Bunu nereden anlıyoruz; bakın ordumuz Afrin'e doğru sefere çıkıyor, bu sefer çıkışının da bir tek gerekçesi var, Afrin ve etrafındaki yerler Turkiye'deki teror faaliyetleri için ciddi bir kapı.

◊ Ve ter or hepimizi tehdit ediyor.

- Evet. Buna rağmen kimisi imza topluyor, kimisi başka bir şey yapıyor. Bunlar Afrin'deki Mehmetçik'in ve Turk ordusunun son derece haklı mucadelesine karşı tavır içindeler. "Savaşa hayır" kampanyaları tertip ediyorlar. Yahu Turk ordusu savaş yapma duşuncesinde değil ki. Hatta dunyanın en barışçıl ordusu Turk ordusudur. Şunu gormuyorlar, orada bir teror yuvası var ve sivillere karşı son derece hassasiyet taşıyan bir operasyon gerçekleşiyor. Muzaffer bir şekilde de yollarına devam ediyorlar. Şehitlerimiz var, kalbimiz kan ağlıyor. Kimisi de var, tepki gostermiyor ama kale de almıyor. Yani yokmuş gibi davranıyor. Bu tartışılabilecek bir şey değil. Mehmetçik paralı asker değildir, Mehmetçik lejyoner değildir. Mehmetçik bu milletin çocuğu. Yani bu evlerden, koylerimizden, kasabalarımızdan çıkan çocuklar. Onlar bizim çocuklarımız. Ve bu çocuklar ulkelerini korumak için oradalar. Burada tarafsız olmak kimse kusura bakmasın ama vatandaş olmamakla eşanlamlıdır.

◊ Siz Afrin Harekat ı nedeniyle Bostancı konserinizi ertelediniz...

- Biz Bostancı konserini anons ettikten bir sure sonra Afrin Operasyonu başladı. Benim sanat dunyası içinde ayrı bir durumum var, vatanımın ve milletimin birliği, bolunmez butunluğu konusunda hassasiyet taşıyan biriyim. Dolayısıyla sevenlerimden de bu noktada birtakım itirazlar, eleştiriler geldi. "Abi Mehmetçik senin şarkılarınla Afrin'e giderken sen oturup konser hazırlığı mı yapıyorsun?" dediler. Ben 24 Ocak'ta bir karar alıp konseri erteledim ve bu kararı Bostancı Gosteri Merkezi ile Biletix'e bildirdim. Dedim ki "Afrin'de kahramanlarımız çarpışırken ben konser hazırlığı yapamam". Şunu da soyleyeyim, ben 25 gun kala iptal ettim o konseri, son dakikada değil.

Bu Afrin Operasyonu'na duyduğum buyuk saygı nedeniyle 25 gun onceden alınmış bir karardır. Eğer o zaman iptal etmeseydim yine olmayacaktı, çunku daha sonra 11 şehidimizin haberi geldi. Perişan etti bizi. Ama o konser yapılacak. Buyuk ihtimal mayıs ayında olur diye duşunuyorum.

" MEMLEKET MESELESİ"Nİ ASLINDA DEVLET BAHÇELİ'YE İTHAF ETTİĞİMİ KİMSE BİLMEZ
◊ Ahmet Bey, nedir bu "Memleket Meselesi"?
- Siz birine çok buyuk hurmet duyarsınız, onun toplum için, millet için kıymetini bilirsiniz. Bu sevgiyi anlatmayı, bu değerin tarihe mal olmasını istersiniz. Ben tarihe geçmesi için o değerin şarkısını yaptım. "Olamam çok sevsem de bir aşkın kolesi, senin derdin aşk benimki memleket meselesi" dedim. Benim çok hurmet ettiğim, Turkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bekası konusundaki goruşlerini, hassasiyetlerini ve Turk siyasetine getirdiği bilge tavrı hakikaten çok kıymetli bulduğum Devlet Bahçeli'ye ithaf ettiğim bir eser aslında. Bunu da kimse bilmez.

" ALNINDAN ÖPÜYORUM, SEN HAKİKATEN BAŞKASIN" DEDİ
◊ Sizin Cem Karaca sevginiz de çok buyuk...
- Rahmetli Cem abiyle 2001 yılında, Kanal D için çekilen bir dizide rol almıştık. Çok iyi anlaştık. Allah mekanını cennet eylesin, cenazesine katıldığımda eşi "Ahmet, Cem abin senin gazete roportajlarının kupurlerini keser saklardı" dedi, çok şaşırdım.

◊ İlginç...
- Evet... O donemler ben DMC'nin sanatçısıydım. Oraya o kupurleri bir dosya halinde gonderdiler sonradan. Neredeyse butun roportajlarımı kesmiş saklamış. Cem Karaca'dan soz ediyoruz, bu çok onemli bir şey. Bir roportajımda şoyle bir laf etmişim: "Benim de fikri referanslarım, fikri kaynaklarım var. Turk kulturunde fikir kaynağım Ziya Gokalp ise, evrensel kulturde fikir kaynağım Friedrich Hegel'dir..." Bunu okumuş, aradı "Alnından opuyorum, sen hakikaten başkasın. Hegel'i, Ziya Gokalp'i tanıyan var mı Allah aşkına!" dedi. Benim insanlarla iletişim kurarken, sohbet ederken şu falan goruştur, bu falan goruştur diye bir ayrımcılığım yoktur. Herkesle oturup konuşabilirim. Barış ve hoşgoru temelinde herkes herkesle konuşabilmelidir.

**SEDA SAYAN DERSİNE ÇOK İYİ ÇALIŞMIŞ BİR ÖĞRENCİ GİBİYDİ

◊ Seda Sayan'la duet yaptığınız "Sensiz Yureğim" de çok ses getirmişti. O işbirliği nasıl doğdu?

- Ben o şarkıyı yapıp bitirdim. Menajerime dinlettim sonra. Dedi ki "Abi bunu duet yapsan nasıl olur?" Duşundum, duet için bir kadın sesi olması lazım.
◊ Ve akl ınıza Seda Hanım mı geldi?
- Hayır, menajerimin fikriydi. Zaten sonra "Ben onunla goruşurum" dedi.
◊ Önceden tanışıyor muydunuz?
- 2000 yılından beri. TGRT'deki "Seda Show" programına katılmıştım. Her zaman sanatıma iltifat etmiş bir hanımefendidir. Çok severim kendisini. Neyse... Seda Hanım da bu teklif kendisine iletildiğinde buyuk bir memnuniyetle kabul etti. Hatta o gun hiç unutmuyorum, okumaya geldiğinde studyoya, dersine çok iyi çalışmış bir oğrenci gibiydi. Aramızda ilginç bir de diyalog geçti. "Ahmet 'Sensiz yureğim bir aşkı sofya, sessiz minare suskun mabet' ne demek?" diye sordu.
◊ Benim de çok dikkatimi çekmişti o mısra...
- Bazı şarkılarımda yaptığım gibi orada da subliminal bir mesaj verdim. Aşk aslında yalnız yaşanan bir duygu. Siz birini seversiniz ama bu sevginizi yalnız yaşarsınız. Belki karşınızdaki sizi sevmiyordur ya da sevginizden haberi yoktur.
◊ Peki sessiz minare suskun mabet ne?
** - Siz içinize akıtırsınız aşkın hasretini, minarenizde ezan okunmaz, sesiniz yoktur. Mabedinizde cemaat yoktur. Ben Ayasofya'nın yalnızlığını anlattım işte. Seda Hanım çok etkilendi ve studyoya girip tek seferde okudu.

" BEKLEMESİNLER" DEMEK CİDDİ BİR CÜRET İSTER
◊ Son d onemde "Beklemesinler" şarkınızla gundemdesiniz. Nedir hikayesi?
- Hatırlarsınız, yakın zamanda bir kahramanımızın, bir yavrumuzun, tankın uzerinde bir çavuşun goruntusu yayınlandı. Sordular "Nereye gidiyorsun?" diye. "Kızıl Elma'ya" dedi. "Annene babana bir mesajın var mı?" diye sordular bu defa, dedi ki "Beklemesinler". "Beklemesinler" diyebilmek çok ciddi curet ister. Bu yavrularımız 100 sene once Sarıkamış'ta, Çanakkale'de, Yemen'de, Kurtuluş Savaşı'nda kahramanca mucadele edenlerin torunlarıdır.

Cem Karaca tum roportajlarımın kupurlerini kesip
saklamış
Fotoğraflar: Emre YUNUSOĞLU

SON 24 SAATTE YA ŞANANLAR