Özet (TL;DR) @ 2019-02-23 08:23:15.410177: Sinemamızın yeni nesil oyuncuları içinde en iddialı isimlerden biri... 22 yaşında Altın Portakal’ı kucakladı. 27 yaşında Altın Koza sahibi oldu. Bu hafta vizyona giren ‘Sibel’le festivallerin gözdesi…



Bu hafta vizyona giren 'Sibel' filminin anlatmak istediği nedir?

- Bu bir buyume ve kendini keşfetme hikayesi. Trabzon-Giresun sınırında Kuşkoy'de yaşayan Sibel, çocukluğunda bir hastalık geçirmiş. Duyabiliyor ama konuşamıyor. İnsanlarla ıslık diliyle iletişim kuruyor. Babasıyla yaşıyor. Koydeki kadınlardan biraz farklı çunku istediği saatte eve girip çıkabiliyor. Bu sırada ormanda bir kurt olduğu soylentisi çıkıyor. Özellikle kadın ve çocuklara, "Koyden sakın çıkmayın" diyorlar. Sibel sırtında tufeği, ormana bu kurdu avlamaya gidiyor ve o sırada bir yabancıyla karşılaşıyor. Kendini etrafa ve topluma kabul ettirmeye çalışırken aslında tek kabul ettirmesi gerekenin kendisi olduğu gerçeğiyle yuzleşiyor.

Damla Sonmez yeni filmini anlattı

daha fazla video için

Isl ık çalmayı bilmiyordum

K oyde gerçekten bahsettiğiniz ıslık dili mi kullanılıyordu?

- Evet. Yonetmenlerimiz  Çağla Zencirci ve Guillaume Giovanetti 10 yıl kadar once Fransa'da 'İnsanlığın Dilleri' isimli bir kitap buluyor. Orada da sadece uç satır geçen bu ıslık dili çok ilgilerini çekiyor. Sonra o koyu gormeye karar veriyorlar. Dort sene ust uste o koye gidip geliyorlar. Bu dile eski zamanlarda doğa şartları sebebiyle gereksinim duymuşlar. Yollar dar ve dik, yayladan koye, koyden tarlalara bu dil sayesinde rahatlıkla, "Akşam beşte çay koyacağım, gel" diyebiliyorlarmış.

B utun filmde sadece ıslık çalarak oynuyorsunuz. İyi miydiniz ıslık konusunda?

- Bana hikayeyi anlattıklarında bayıldım ama bir sorun vardı: Ben ıslık çalmayı bilmiyordum.

Ne yapt ınız?

- Babam çok iyi ıslık çalar. Gunlerce çalıştık. Sonra dili oğrendim.Dilin, her heceye karşılık gelen kıvrımları ve dalgalanmasıyla çıkan sesleri, o seslerden oluşan kelime ve cumleler var. Kuşkoy'de yaşayan Orhan Civelek Hocamdan dersler aldım. Bazı sahnelerde hata yaptığım oldu. Sesimin çok çıkmadığı yerler vardı. Ses tasarımı zamanı Almanya'daki studyoda iki gun boyunca nefes alıp verip ıslık çaldım.

Hi ç konuşmadan oynamak nasıldı?

- Çok enteresan ve meydan okuyucuydu. 'Konuşamıyorsam derdimi nasıl anlatırım' diye duşundum ve nefes çalıştım.

İ nsan kendisini nefesle anlatabilir mi?

- Evet. Butun duygularımızda belli nefes kodları var. Onları araştırdım. Nefes hangi durumda tıkanır, çığlık atmak isterken nerede sadece ağzından hava çıkar? Sonra da karakterin yolunu nefesle kurdum.

Adana Film Festivali 'nden sonra filmde şive olmaması eleştirildi. Ne diyorsunuz?

- Anneannem Bartınlı, yazlarım orada geçti. Giresun'a gittiğimde ağır bir şive konuşulmasını beklerken oyle bir şey olmadığını gormuştum. Bir yandan da gerçekten buna takılanların filmin duygusuna kendilerini bırakamadıklarını duşunuyor ve diyecek bir şey bulamıyorum.

Nasıl oturduğumuzu, giyindiğimizi değil bunlara farklı gozle bakan
beyinleri duzeltmek
zorundayız

İ syankar halimi torpuluyorum

' Sibel' karakteri duzeni kabullenip kendi koşesine çekilmiyor. Siz ne kadar duzene bağlısınızdır?

- Dobra biriydim. Yaşla birlikte farkında olmadan kendimi dizginlemeye ve sansurlemeye başladım. İsyankar halimi orpuluyorum.

Nelere isyan ınız var?

- Sevgisiz, tahammulsuz ve korkak insanlara isyanım var. Korkmayın ya! Ben de sendenim, sen de bendensin... Aynı dertleri yaşıyoruz.

Siz korkmadan ya şıyor musunuz?

- Bu doğamızda olsa da o korkuyu yonetebilmeye ve korkularımla konuşabilmeye çalışıyorum.

Filmde namus kavram ı da işleniyor...

- Aslında namus değil oradaki konu. Koyun kadınları ve duzen korunmaya çalışılıyor. Ama bu koruma; severken boğan bir şeye donuşuyor. Bu da sırf bu koy için geçerli değil, bizler bir sure sonra korumak istediğimiz şeye zulmeder hale geliyoruz.

Nasıl oturduğumuzu, giyindiğimizi değil bunlara farklı gozle bakan
beyinleri duzeltmek
zorundayız

B oyle filmler bir şeyleri değiştirebilir mi?

- Sanat değiştirir. Bu yuzden sanatı desteklemeliyiz zaten. Amerika'da iki genç kız filmden sonra yanıma gelip, "Artık umudumuz var" dediler. Filmin, izleyiciye yalnız olmadığını anlatması bile çok değerli.

Neden kad ın hikayeleri bu kadar az çekiliyor...

- Toplumun her alanında bu var. İster oyuncu ol, ister beyazyakalı ol... Kadınlar doğum yapabilir diye işyerlerinde sozleşmelerine, "Doğum yapamazsın" maddesi konuyor. Yani bizim normal fizyolojik sureçlerimize bile dunya uygun değil. Biz kadınlar bu yuzden 20'li yaşlarda kendimizi, kadınlığımızı saklamaya, erkeksi gorunmeye çalışıyoruz. 30'larımıza gelince anlıyoruz ki, "Bu benim suçum değil, sen bana başka turlu bakarsan hastalık senin kafanda demektir".  Tekrar dişi tarafımıza dokunmaya başlıyoruz.

Siz de 30 'ların başındasınız. Birkaç sene once daha salaş giyinirken şimdi kadınsı gorunmekten çekinmiyorsunuz. Bu değişim sizin için de yaşla mı ilgili?

- Evet. Buyum, bundan utanmamı gerektirecek bir durum yok. Bunu anladım. Biz aslında; nasıl oturduğumuzu, giyindiğimizi değil, buna farklı gozle bakan beyinleri duzeltmek zorundayız.

" Babam çok iyi ıslık çalar. Gunlerce çalıştık. Sonra dili oğrendim.
Dilin, her heceye kar şılık gelen kıvrımları ve dalgalanmasıyla çıkan sesleri, o seslerden oluşan kelime ve cumleler var."

' Onun paletindeki renkler benimkine ne katabilir?'

Sibel karakteri konu şmayı reddediyor. Ve koydekilerden farklı yaşıyor. Bu yuzden de otekileştiriliyor. Gunumuzde ne kadar otekileştirmeyle karşılaşıyorsunuz?

- Gunumuzde otekileştirme ilkokullarda bile yaşanıyor. Farklı olan; 'bize zarar verir', 'duzenimizi bozar' gibi yaftalarla karşılanıyor.

Yani 'farklı'ya tahammul edilemiyor mu?

- Bu tahammul meselesi değil aslında. Burada birincil duygu, korku! Korktuğumuzda bazıları kaçarak, bazıları saldırarak kendilerini savunmaya çalışıyor. Oysa 'Karşımızdakinin hayat paletindeki renkler benimkine ne katabilir' diye duşunebilmeliyiz.

Siz hi ç otekileştirildiniz mi?

- Bu soruya burada cevap vermek istemiyorum. Bir gun bir şeyler içeriz ve anlatırım...

Nasıl oturduğumuzu, giyindiğimizi değil bunlara farklı gozle bakan
beyinleri duzeltmek
zorundayız

Bir ara evleneceğiz herhalde

Oyuncu Ushan Çakır'la (ustte) nişanlandınız. Nasıl gidiyor birlikteliğiniz?

- Her şey yolunda ama çok yoğunuz. Bir ara evleneceğiz herhalde (guluyor).

İlişkide aynı mesleği yapıyor olmanın artıları neler?

- Sizi çok iyi tanıyan bir insanla bir şeyler yaratmak çok keyifli. Birbirimizin senaryolarını okuyoruz, fikirlerimizi alıyoruz.

Yeni Netflix dizisinde bir ajan ı canlandırıyorum

Alt ın Portakal'dan Altın Koza'ya neredeyse her filmde odul alıyorsunuz. Bu nasıl hissettiriyor?

- Sette bunları duşunmuyorsunuz, orada sadece karakter, hikaye ve yonetmenin sizi nasıl gormek istediği var. Ama oduller çok mutlu ediyor. Bir çeşit gorunurluk kazandırıyor. Bu da daha fazla ve çeşitli hikayeyle bir araya gelmek demek.

Netflix 'in yeni dizisi 'Ottoman Rising'le anlaştığınız doğru mu?

- Evet. 'Ana' adında bir ajanı canlandıracağım.

Dizi ne anlat ıyor?

- Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u almasına odaklanan bir iş. Çekimler mart ortası başlıyor. Tamamı İngilizce çekilecek. Kadro Turk ve yabancı oyunculardan karma olarak oluşturuluyor.