• O aile hiçbir zaman dağılmadı (hurriyet.com.tr)
    by acar_muhabir            0 Yorum     magazin     

  • 1984 yılında TRT’de ilk Türk çocuk dizisi “Ahmet’in Günlüğü” ekrana gelmeye başladı. Dizide küçük Ahmet gün içinde yaşadıklarını günlüğüne yazıyordu.
    Bölüm sonunda ise ailesiyle o yayında verilen mesajı psikolog Atalay Yörükoğlu’yla tartışıyordu.
    Ahmet’i Cüneyt Gündoğdu, babasını Selçuk Yöntem, annesini Nurcan Sürer canlandırıyor, Ferdi Merter ise sunucuydu.
    Bir dönemin çocuklarının davranış biçimlerine şekil veren bu ilk Türk çocuk dizisinin başrolü Cüneyt Gündoğdu, Ahmet rolüne nasıl seçildiğini şöyle anlatıyor:
    “1982 yılında TRT Ankara Radyosu’nun açmış olduğu ‘Çocuk Saati’ sınavına girmiştim. Sınav için büyük bir izdiham olmuştu. 4 aşamalıydı ve çok da zorlu sınavlardı. Jüride Rüştü Asyalı, Ecder Akışık, Ergin Orbey ve İlhan Şengün gibi önemli isimler vardı. Sonra zaten hepsi hocamız oldu. Sınavlar bitmeden önce ise bize kurslar verdiler. Çünkü ‘Çocuk Saati’nin seslendirme sanatçısı olmak için yetiştiriliyorduk.
    80’lerde işler çok ama çok ciddiye alınıyordu. Henüz Ankara Radyosu’nu kazanmamışken Devlet Tiyatroları’nda bir oyunda rol aldım. O süreç içerisinde radyo sınavlarını kazandığımı öğrendim. Sonrasında dikkat çektim. Kısa bir süre sonra da ‘Ahmet’in Günlüğü’nün teklifi geldi. Projeyi TRT onayladı, Metin Devrim de hayata geçirdi. 13 yaşında diziye başladım, 2 yıl sürdü.”

    “Güzel Türkçeyi sizden öğrendik”
    Ekranda izlediğimiz Ahmet, mükemmele yakın bir çocuk karakterdi.
    Cüneyt Gündoğdu, “Gerçek hayatta da insanlar Ahmet gibi olmanızı bekliyor muydu?” sorusuna şu yanıtı veriyor:
    “Tabii herkes beklerdi, çünkü TV’deki örnek çocuktum. İnternette bir kullanıcı şöyle yazmış; ‘80’lerde büyüyen çocuklar efendi, terbiyeli ve söz dinleyen olduysa sebebi bu çocuktur.’ Bu tutum TRT ve Türk Milli Eğitimi’nin misyonuydu. Bizleri öyle bir yetiştirdiler ki her şeyi mükemmel yapmalıydık. Anadolu’dan insanların hep dediği bir şey, ‘Güzel Türkçeyi biz, sizden öğrendik.’ Bir keresinde Ahmet olduğumu öğrenen bir başkası, ‘Abi saçımı yandan ayırmayı senden öğrendim’ dedi. Televizyon, insanların hayatının bu kadar içine girer. Siz düzgün biri olmazsanız ya da canlandırdığınız karakterle çok ters düşerseniz zaten kendi kendinize açık verirsiniz. Siz iyi insan yetiştirmek isterseniz, topluma da iyi modeller koymalısınız. ‘TRT Çocuk Saati’nin misyonuydu bu...”

    TRT’de spikerlik yapıp
    diksiyon dersleri veriyorum
    50 yaşındaki Gündoğdu, TRT’de spikerlik yapmaya devam ediyor ve diksiyonla iletişim dersleri veriyor:
    “TRT’de yayıncılığa devam ettim. Geçtiğimiz senelerde ‘İşim İletişim’ adlı bir kitap yayınlandım. Şimdi de bir diksiyon kitabı hazırlıyorum. Üniversite eğitimim Türkoloji üzerine ve yüksek lisansım da diksiyonla ilgili...
    Hatta diksiyona dair tek akademik çalışmaya ben imza atım. İlk sesli kayıtlardan 60’lara kadar diksiyon özelliklerini derledim. Bu sayede akademik altyapıdan beslenen bir diksiyon kitabı yazıyorum. Kelimenin doğru söyleniş biçimlerinin sebeplerini ele alıyorum. Şiir de yazıyorum. Aslında bir sahne gösterisi projem var. Pandemiden hemen önce Ankara’da salonlarda şiir dinletileri yapardım.”
    Gündoğdu, televizyonda oyunculuğa neden devam etmediğini ise şöyle anlatıyor: “Birkaç projede oyuncu olarak devam ettim. O aralar özel kanallar açılmaya başladı. Üniversite döneminde ise tamamen ara vermek istedim. Bu da benim tercihimdi, eğitimime odaklanmak için... Nadiren birkaç filmin seslendirmesine gittim.”

    O aile hiçbir zaman dağılmadı
    Cüneyt Gündoğdu diziden hâlâ görüştüğü kişiler olduğunu söylüyor: “Zaman zaman Selçuk Yöntem’le görüşüyoruz. O da ‘Ankara Çocuk Saatli’dir. Oradan mezun olduğunuz zaman birbirinize bağlılığınız ve tutkunuz kopmaz. Selçuk Abi, İstanbul’da ben Ankara’da yaşıyorum o yüzden çok denk gelemiyoruz. Nurcan Sürer ile hiç kopmadık. Yapımcımız Metin Devrim’le de pandemi döneminde konuşmuştuk. Anlayacağınız o aile hiç dağılmadı...”
    Gündoğdu, insanların kendisini gördüğünde verdiği tepkileri ise şöyle anlatıyor: “Ömrüm boyunca ünlü olduğumu hiç hissedemedim. Önem vermedim. Çocuk aklımla bu bana olağanüstü bir şeymiş gibi gelmiyordu. Mecburen ünlü oldum çünkü TRT tek kanaldı. Yaş ilerleyince de sesimden çok tanıyan oluyor. Genelde şu cümleyi duyuyorum, ‘Siz Ahmet’in Günlüğü’ndeki Ahmet’i seslendiren kişi misiniz?’ Pastanede bir hanıma sıra vermiştim, ‘Teşekkürler, ben sizi tanıyorum. Siz Ahmet’siniz’ demişti.”

    Temel değerleri
    aşılıyorduk
    “Ahmet, çocuklara birçok temel değer aşılıyordu. Naif bir çocuktu ve genelde içine kapanıktı. Onun iç sesi günlüğüydü. Ama yaptığı hatalar, ölümcül değildi. Küçük kusurlardı. Bugün çocuklar birbirlerine çok fazla zorbalık yapıyor. Mesela Ahmet arkadaşıyla küserdi. Babası ‘Git mendilini yıka, o mendil kuruyana kadar arkadaşınla barış. Küslük bir mendilin kuruyuncaya kadardır’ derdi. Bunlar önemli değerler. Bugün buna çok ihtiyaç duyuyoruz. Bunlar karakterli karakterlerdi.”

    Tekrar çekmeyi
    düşündük
    “Çocuğum yok ama olsaydı Ahmet gibi olsun isterdim. TRT’ye tekrar ‘Ahmet’in Günlüğü’nü çekmeyi planladık. Ben Ahmet olacaktım ve kendi çocuğumu yetiştirecektim. Ön hazırlık yapıldı ama henüz çekilmedi. Tabii ki Cüneyt’in kendi günlüğü doluyor.”