Özet (TL;DR) @ 2018-10-17T21:27:00.000Z: Türkiye, 17 Ekim'den itibaren çelik ithalatı kotası uygulama kararı almasının olası neden ve sonuçlarını Gazeteci Çetin Ünsalan ve Ekonomist Enver Erkan, Sputnik'e değerlendirdi: "Türkiye'nin bu…



Turkiye, 17 Ekim'den itibaren çelik ithalatı kotası uygulama kararı almasının olası neden ve sonuçlarını Gazeteci Çetin Ünsalan ve Ekonomist Enver Erkan, Sputnik'e değerlendirdi: "Turkiye'nin bu hamlesi, doğru bir plan ve denetimle uygulanırsa, Turk çelik ureticisini koruyacaktır."

(C) REUTERS / Candace Elliott

ABD'nin Donald Trump'ın goreve gelmesiyle birlikte belirgin hale gelen kureselleşme yanlısı uluslararası serbest ticaretten uzaklaşma politikası, Washington'ın kararından etkilenen ulkelerde somut reaksiyona sebep oluyor. 23 Mart 2018'de ABD tarafından aluminyum ve çelik ithalatında karşı sırasıyla yuzde 10 ve yuzde 25 ek vergi uygulamasının ardından Turkiye de benzer bir hamleye girişerek 17 Ekim'den itibaren çelik ithalatı kotası uygulayacağını Dunya Ticaret Örgutu'ne (DTÖ) resmen bildirdi.

Turkiye'nin çelik kararının olası sonuçlarından once, kararın alındığı bağlama da goz atmak gerekir. Trump'ın 23 Mart'taki vergi hamlesiyle soz konusu vergiler, Turkiye için ikiye katına çıkmış oldu. 2017 yılında yaklaşık 9,5 milyar dolar seviyesinde çelik ihraç eden Turkiye, bu ihracatın yaklaşık 1 milyar 180 milyon dolarlık kısmını ABD'ye yaparak ABD'ye en çok çelik ihraç eden 6'ncı ulke olmuştu.

' TÜRKİYE'NİN ABD'YLE ÇELİK VE ALÜMİNYUM TİCARETİNDE AÇIK VAR'

Ancak kısa bir sure once eski Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Turkiye ve ABD arasındaki çelik ve aluminyum ihracatında Turkiye 1 milyar 180 milyon dolarlık ihracat yaparken ABD'den 1.3 milyar dolarlık ithalat yaptığını soyleyerek Turkiye'nin bu alanda açık verdiğine işaret etmişti. Zeybekçi "Eksi veriyoruz. Yani yaklaşık olarak 11 milyar dolar civarında ithalatımız varken 8.5 milyar dolar civarında da ihracatımız var" diyerek Turkiye'nin endişelerini dile getirmişti.

Tam bu bağlamda alınan kararın sonuçları neler olur? ABD'nin başlattığı ve Çin başta olmak uzere pek çok cephesi olan bu ticaret savaşı içerisinde Turkiye'nin tutumunu nasıl değerlendirmek gerekir? Uzmanlar, konuyu Sputnik'e değerlendirdi.

' TÜRKİYE, YERLİ ENDÜSTRİYİ KORUMAK ADINA BÖYLE BİR KARAR ALMIŞ GİBİ GÖRÜNÜYOR'

Sputnik'e konuşan GCM Menkul Kıymetler Araştırma Uzmanı Enver Erkan oldu. Erkan "Özellikle Trump'ın çelik ve aluminyuma uyguladığı vergilerle aldığı korumacı onlemler çerçevesinde ABD'ye çelik ihraç eden ulkelerin, Washington'ın kararının sonucunda doğan pazar açığını kapamak için pazar arayışı soz konusu. Bu noktada Turkiye'yi pazar alternatiflerinden biri olarak gorulecek olursa, bu karar yerli endustri açısından rekabetçi anlamda olumlu bir durum teşkil etmeyecektir. Ancak Ticaret Bakanlığı, yerli endustrinin korunması adına boyle bir karar almış gibi gorunuyor. Bunun iç piyasada pozitif etkisi olacaktır" dedi.

Erkan "Konuya aynı zamanda konuya global anlamda da bakmak lazım. Trump'ın ticaret savaşları anlamında on plana çıkardığı korumacılık, diğer ulke ekonomileri açısından da bazı sonuçlara doğurabilecek nitelikte. Buna ilişkin olarak zaten pek çok ulke kendi haklarını korumak adına DTÖ'ye gerekli başvuruları yapıyor. Özellikle bu ulkelerin bir kısmı, Trump'ın çelik ve aluminyum tarifelerini açıklamasından sonra, belli başlı muafiyetler kazandı. Turkiye de kendi endustrisini korumak adına belli başlı adımlar atıyor, bu da onlardan birisi" diye konuştu.

' 2012 YILINDAN İTİBAREN İTHALATIN PAZARI ELE GEÇİRDİĞİ GÖZLENİYOR'

Sputnik'e değerlendirmede bulunan Gazeteci Çetin Ünsalan ise "Turkiye'nin 17 Ekim'den itibaren çelik ithalatına kota getirmesini birden çok açıdan değerlendirmek gerekir. Tabii ki bu hamle, ABD'nin yaptığı hamleye karşı Turkiye'nin verdiği karşılık olarak gorulebilir Bunun otesinde, ithalata donuk bu tip kotalar, daha once başka sektorlerde, dolaylı olarak ve bir takım vergilerle, uygulandı. Ayakkabı gibi birtakım sektorlerde uretimsizleşmenin tersine donduğu gozlendi. Bundan başarılı sonuçlar alındığı da bir gerçek" ifadelerini kullandı.

Turkiye'nin 2012 yılından sonra gerileyen bir ureticisi konumunda olduğuna işaret eden Ünsalan "Turkiye 2012 yılına kadar çelik uretiminde onemli bir yol alıyor. Hatta o tarihte, çelik urunlerinde yaklaşık 36 milyon tona kadar bir ivme yakalıyor. Bu kendi tarihinde de zirve. Fakat ondan sonra, hızla ithalatın pazarı ele geçirmeye başladığı gozleniyor. 2014-2015 civarında aşama gerileyen bir çelik uretiminden bahsedebiliriz. Ben bu kararın geç kalınmış olsa da yerinde olduğunu duşunuyorum. Çunku dunyadaki ilk 10'daki sıralamada 9'uncu ve 10'uncu sıralara kadar gerilemiş ve yine bu sureç içerisinde Turkiye'deki çelik ureticilerin bu konudaki taleplerini arka arkaya sıraladığı bir fotoğrafı anlamak gerekiyor" ifadelerini kullandı.

' KARAR, DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ DARALMADAN BAĞIMSIZ DEĞİL'

Peki, bu karar neden şimdi verildi? Ünsalan'a gore bu sorunun yanıtının aranması gerekiyor:

"Bunda Amerika'daki hamleye donuk karşı hamle atmak maksadı olabilir. Fakat Turkiye'nin ABD'ye olan ihracatı o kadar kayda değer rakamlarda değil, o yuzden birebir buna karşılık gelmiyor. Dunya ekonomisindeki daralma, Çin başta olmak uzere buyume hacimlerinin duşuşu duşunulduğunde bu hamle, zaten daralan ureticiyi iç pazarda destekleme anlamı taşıyacaktır."

' DOĞRU BİR DENETİM OLMAZSA, ÇEŞİTLİ RİSKLERLE KARŞI KARŞIYA KALINABİLİR'

Kota uygulamasının ancak doğru bir plan, program ve denetim kapsamında doğru sonuç vereceğine işaret eden Ünsalan "Eğer bunu belli bir plan ve program çerçevesinde yapıyorlarsa, bence olumlu sonuç alınabilir. Ama planlama yoksa sadece ithalatı engelleyecek bir tavırla kota uygulanacak gibi bir tavır soz konusu olacaksa, yani yol haritası belli değilse, kaçak yolla girecek ithal çeliğin olasılığı artar. İkincisi buna guvenen ureticinin denetlenmesi gerekir. Maliyetlerin çok arttığı duşunulurse, kalitenin aşağı çekilmesi gundeme gelir. Kontrol doğru yapılmazsa, çelik kullanan diğer sektorlerdeki ihracatı ve urun kalitesini olumsuz etkiler. Eğer, Turkiye'deki ureticiyi korumak adına uzun zamandır suren bir talebi yerine getirirlere doğru bir hamle olur ancak planlama ve denetim mekanizması içerisinde yapmıyorsanız bu bağlantılı olarak Turk çeliğini kullanan diğer segmentlerde ihracata darbe vurabilir. O yuzden konuya ihtiyatlı bakmak lazım. Uygulama bugun itibariyle ureticiyi koruyan bir uygulama olarak gozukuyor" dedi ve ekledi:

"Özellikle Turkiye'nin artan dış ticaret açığına bakıldığında belki bu dış ticaret açığı ve bağlantılı olarak cari açığı engellemek, yani finansman ihtiyacını engellemek için de atılmaya çalışılan bir adım gibi duşunulebilir. Fakat bunu belli bir program içerisinde yapmadan, umulan sonuçlar alınamaz."