Özet: "Ne zaman elime bir kalem alsam
Sana seslenmek geliyor içimden"

Bazen öyle anlar gelir ki kendini bir yerlere atıp ağlamaya, sustuklarını haykırmaya çalışırsın.

Haykırırsın sonuna kadar, kendi sesimi duymayayım diye.

Ne kadar çabalasan da etrafında sadece yalnızlığının sığınağını saran o hüzünden örülü duvarlarla baş başa kaldığını görürsün.

Konuşmak istersin, konuşamazsın duvarlar cevap vermez ki sana duvarlar anlamaz ki seni. İçin acır.

Hem öyle bir yanar ki canın, sen bile sana acıyan olursun.

Susarsın hiçbir şey yokmuş gibi, sevdan özlemin geçmiş gibi gülümsersin herkese her şeye.

İnandılar sana, yaralarına, anladılar zannedersin.

Bilmez anlamazsın ki gözlerinden yansıyan hüzünlere, aman dilediğin yardım beklediğin o tükenmek bilmez sızına rağmen sadece sabredemez, veda ederler.

Bağışlıyorum kendimi, sen de, kendimi bağışladığım gibi bağışla beni ne olur dersin, eskisi gibi olabilmek istersin; ama bağışlanmanın ne olduğunu, bağışlanmazsan da nasıl unutman gerektiğini, sevmek istediğinde korkunu nasıl yeneceğini, söylenemeyen onlarca hasret, sarılma özleminin aranıza duvar oluşturmadan nasıl besleneceğini bilemezsin.

Gitmesini söyledim derken aslında "gitme kal" dediğini hissettiremezsin.

Gidemediğin ve kalamadığın gibi.

Ne konuşabilir, ne susabilir, ne
anlayabilir ne de anlatabilirsin.

Yaralarımın susarak anlatmaya çalıştıklarını belki bir gün anlarsın.
Anlatamadığım her şey gibi.

…Ümit Yaşar Oğuzcan
Tablo: @iam.line